iranian society was a patriarchal one in which men had normally the highest authorities in political, social and economic relations and women often were absent from the scene of the official policy. but, since the prior qualification of the king was his attachment to the royal origins and family, the female’s rule was practiced in the case of unavailability of the mature males. thus, seyr-al mo...

Tasavvuf; İslâm dininin inanç, ibadet ve ahlak temellerine dayanarak nefsi tezkiye etme, güzel sahibi olarak dini yaşama ruhun kemale ermesi için caba göstererek Allah’a vâsıl olma düşüncesidir. Bu anlamda tasavvuf manevî bir eğimini ifade etmektedir. Seyr-ü sülûk metodu, bu eğitiminin verilmesi noktasında önemli vasıta rolünü üstlenmektedir. Seyr birbirinden ayrı düşünülemeyen iki kavramlardır...

Divan şiirinde âşıkların şâhı olarak öne çıkan Mecnûn, bu ününü hiç şüphesiz “mecazdan hakikate ulaşan” bir âşık olması nedeniyle kazanmıştır. Leylâ vü Mecnûn mesnevilerinde şairler tarafından seyr-i sülûkunu tamamlamış “kâmil” tavsîf edilir. Batınî / tasavvufî yolculuk olan sülûk, kişinin, nefs katmanlarını geçerek kemâlât düzeyine ulaşmasını ifade eder. Seyr-i araştırmacılar Analitik Psikoloj...

Doktora süreci ve sonrasında, beslendiği akademik habitata bağlı lakin sonradan verilen zorunlu unvandan bağımsız (profesör, doçent vb) gelişimin, olgunlaşmanın seyrinde akıl, mantık, düşünme biçimi, anlayış seviyeleri gayeleri açısından farklılaşabilen “bilinci” değişik mertebelere oturtmak, hallerle anmak mümkündür. Akademik gelişim sürecinde terim, model, konsept, teoriler hakkında alandan g...