Paradigm Shift in Ship Design: Ballastless Ship

Geleneksel gemi inşa yaklaşımının vazgeçilmez bir bileşeni olması nedeniyle gemiler her yıl, ticari ürünlerin yanı sıra milyarlarca ton balast suyu taşımaktadır. Bu taşınım esnasında dünyanın biyocoğrafik bölgeleri arasında yer değiştiren türler oldukça önemli ekolojik, ekonomik ve sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. 
 Balast suyu, diğer kirleticilerin aksine, zararlarının zamanla artma potansiyeli kökenli kirleticiler en büyük öneme sahip kirletici olarak değerlendirilmektedir. Gerek 2017 tarihinde yürürlüğe giren IMO Gemilerin Suyu Sedimanlarının Kontrolü Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi gerekse 2012 yılında ABD Mevzuatı (Final Rule), deşarj edilecek suyunda beher hacimde bulunabilecek organizmaları sınırlandıran standartlar getirmiştir. Mevcut uygulamada bu şartların sağlanması için gemilerin arıtma sistemi ile donatılması gerekmektedir. Verimliliği çeşitli faktörlere bağlı olan ancak kurulum işletim maliyeti milyon dolar mertebelerinde sistemler gemilere kurulsa da çevresel risklerin devam edeceğine, yasal yükümlüklerin karşılanamayabileceğine dolayısıyla sahiplerinin yaptırımlarla karşılaşabileceğine dair endişeler etmektedir. arıtımı yerine uygulanabilecek daha farklı çözümler üretmeye yönelik çalışmalara hız kazandırmıştır. Standart balastlı yaklaşımına alternatif yaklaşımlarla tasarlanarak edilmesi 2000’li yıllardan beri çözüm arayışları içerisinde almaktadır. Balastız ilk LNG tedarik gemisinin 2018’de denize indirilmesiyle sanayinde yeni rekabet alanı açılmıştır. çalışmada, suyunun kabul edildiği mevcut anlayışında yaşanmakta paradigma değişikliğine dikkat çekilmekte; balastsız üretilmesi yapılan araştırma geliştirme faaliyetleri de gelinen durum özetlenmektedir.